
ETİKET OKURKEN NELERE DİKKAT ETMELİYİZ?
25 Ekim 2023
Polikistik Over Sendromunda (PKOS) Beslenme Nasıl Olmalıdır?
4 Aralık 2023Herkese selamlar! Yepyeni bir konuyla bu sayımızda karşınızdayız. Son zamanlarda hepinizin merak ettiği ve hemen hemen çevremizdeki herkesin kullandığı kollajenden bahsetmek istiyorum. Eminim ki çoğumuz ne anlama geldiğini ne tür etkiler yaratacağını bilmiyoruz.
Kolajen, deri, kemik, kıkırdak ve tendon gibi farklı bağ dokularımızda bulunan ve memelilerde toplam proteinin yaklaşık %30’unu içeren lifli bir proteindir. Kolajenin vücuttaki rolü çok önemlidir çünkü organların gelişimine yardımcı olur. Hücre aralarını dolduran ve onları destekleyen kompleks bir yapıdır. Ayrıca su ve mineralleri tutar ve doku gerginliğini ayarlar. Kolajenin yapısında on dokuz farklı amino asit bulunur ve ortalama olarak kolajendeki toplam amino asitlerin %57’sini glisin, prolin ve hidroksiprolin oluşturur ve bulundurduğu hidrojen bağları sayesinde oldukça kuvvetlidir. Sertliği ve gerilmeye karşı direnci sayesinde cilt ve kemiklerimiz için yapısal destek sağlamaktadır. Genellikle ağsı veya lifsi yapıdadır ve lif oluşturma yeteneklerine göre farklılık gösterdiği için birçok kollojen tipi vardır ve şimdiye kadar 28 çeşit kollojen tanımlanmıştır. Kolojen tip I cilt, kemik, dişler, tendon, bağlar, damar bağları ve organlarda bulunur. İnsan vücudunda en çok bulunan ve en dayanıklı olan kolajen tipidir. Kolajen tip II kıkırdak dokusunun başlıca proteinidir ve osteoartrit/romatoid artrit gibi eklem hastalıklarının tedavisinde kullanılır. Tip III kolajen için deri, kas ve kan damarları bu proteinin en yaygın kaynaklarıdır. Genellikle tip I kolajenle beraber bulunur. Cildin elastikiyetini ve sıkılığını sağlar. Kolajen tip V, hücre yüzeylerinin ve plasentanın temel bileşenlerinden biridir. Ancak vücuttaki kolajenlerin %80-90’ı tip 1, tip 2 ve tip 3 grubuna aittir. Diğer kolajen tipleri çok düşük miktarlarda, özellikle kalp kası, bağırsak mukozası, bazal membran ve akciğer gibi spesifik organlarda bulunur. Doğal kolajen tip I farklı kaynaklardan elde edilebilir, ancak ana elde ediliş kaynağı, biyouyumluluğu nedeniyle sığırdır. Diğer yaygın kaynak ise domuz yan ürünleridir. Bu kaynak, insan kolajenine yüksek benzerlik gösterir. Ancak domuz ve sığırdan elde edilen kolojenler sağlık ile ilgili endişeler içermesi hem de dini sebeplerden dolayı çok tercih edilmemektedir. Sığır veya domuz kaynaklı olmayan doğal kolajen elde etmek içi için alternatif kaynaklar, koyun tendonu ve derisinden geliştirilmiştir; kemikler, deri ve pullar gibi balık dokuları veya atık balık yan ürünleri veya tavuk, ördek ve tavşan derisi gibi diğer kaynaklar kullanılmaktadır.
Kolajen türevlerinin üç ana grubu, kolajenin çeşitli hidroliz derecelerine dayanır:
• Denatüre olmamış kolajen
• Jelatin
• Kolajen hidrolizat (HC)
Kolajen hidrolizatı, hayvan deri ve kemiklerinden elde edilen kolajen proteininin enzimatik veya asidik hidroliz yolla parçalanması sonucu oluşan suda çözünür formdaki protein hidrolizatıdır. Balık kaynaklı kolajen hidrolizatının biyoyararlılık değeri domuz ve sığır kaynaklı kolajen hidrolizatına göre daha yüksektir. Oral sindirim sonrası kolajen hidrolizatının %90’dan fazlası sindirilmekte ve kolaylıkla absorbe olmaktadır. Gıda bileşeni olarak kolajen hidrolizatının sindiriminin güvenilir olduğu bulgulanmıştır. Kolajen hidrolizatının antioksidan, antiinflamatuar, antihipertansif, antiosteoporotik, antitümor gibi sağlığa faydalı birçok etkisi bulumaktadır.
Vücuttaki kolajen kaybı 18-29 yaşlarında başlar, 40 yaşından sonra insan vücudu yılda yaklaşık %1 kaybedebilir ve 80 yaş civarında vücuttaki kolajen üretimi genç yetişkinlere kıyasla toplamda %75 oranında düşebilir. Organizmadaki serbest radikaller, yetersiz beslenme, sigara, alkolizm ve hastalık gibi buna katkıda bulunan başka faktörler de vardır. Kolajen kaybı sonucunda deri esnekliğini, parlaklığını ve yumuşaklığını kaybeder, donuklaşır, kırışır ve kahverengi lekeler başta olmak üzere renk değişiklikleri oluşur. Bunun sonucunda deride sarkmalar ve kırışıklıklar meydana gelmektedir. Kolajen sentezinin azalması sonucunda benzer bir durumda, bağ doku ve kıkırdaklar için geçerlidir. Yaşlanma ve diğer nedenlerden ötürü kolajen sentezinin azalmasıyla bağ doku ve kıkırdaklar esnekliğini kaybeder ve osteoporoz, romatizma başta olmak üzere çeşitli rahatsızlıklar meydana gelir. Cilt yaşlanmasının kontrolü kozmetik endüstrisinde bir zorluktur, ancak HC yaşlanmanın etkilerini yavaşlatmada alternatif bir çözüm olduğunu kanıtlamıştır. Deri, insan vücudundaki en büyük organdır, kollajen elastik lifler ve hyaluronik asit, ana yapısal bileşenleridir. Son yıllarda, hidrolize kollojenin oral takviyesi cildin daha derin katmanlarına ulaştığı ve cilt fizyolojisini ve görünümünü iyileştirdiği, hidrasyonu, elastikiyeti, sıkılığı, kırışıklığı artırdığı için, tüketicilere yaşlanma karşıtı bir ürün olarak giderek daha fazla pazarlandığı için oral kolajen takviyesi popüler hale gelmiştir. Oral Kolojen takviyesi verilerek yapılan çalışmalarda; cilt sıkılığında, elastikiyette ve cilt neminde iyileşme göstermiştir. Yapılan klinik çalışmalara göre kolajen hidrolizatının eklemleri hasarlardan koruduğu, eklemleri güçlendirdiği, osteoartiritis, romatizma gibi eklem rahatsızlıklarda oluşan ağrıları azalttığı ve kemik yoğunluğunu önemli düzeyde arttırdığı, cilt kusurlarında iyileşme sağladığı, cilt nemini iyileştirdiği, cilt sıkılığını ve elastikiyetini arttırdığı gözlenmiştir. Fayda gösteren çalışmalar 8-12 hafta sürmüştür. O nedenle Kolojen takviyesinin etkilerini görebilmek adına en az 12 hafta kullanımı gerekmektedir. Kolajen hidrolizatı, tüm dünyada gıda güvenliği ile ilgili yetkin bir otorite olarak kabul edilen FDA, EFSA tarafından genel olarak güvenilir kabul edilen, GRAS (Generally Recognized As Safe) olarak ilan edilmiştir ve alerjen riski taşımamaktadır. Türk Gıda Kodeksi takviye edici gıdalar tebliğine göre kolajen hidrolizatının gıdalarda kullanımı uygundur. Yapılan klinik çalışmalara göre kolajen hidrolizatın olumlu etkilerinden faydalanmak için düzenli ve günlük önerilen kullanım dozu miktarında (g/gün) tüketmek gerekmektedir. Önerilen günlük doz 10 gram olarak belirtilmiştir. Belirlenen bu miktarda kolajen hidrolizat alımının eklem, kemik ve cilt sağlığı üzerinde yararlı etkileri olduğu, kanda hidroksipirolin konsantrasyonunun artması sonucunda kolajen sentezinin de arttığı deneysel olarak tespit edilmiştir. Kolajen hidrolizatlarının içerisinde C vitamini bulunması arttırmaktadır. Bu nedenle kolojen içerisinde C vitaminin bulunması önemlidir.